Farkında olmadan yada kısmen bilerek, sadece "kazanmak " adına bütün sol sosyal demokrat partiler milliyetçi, muhafazakar ve liberal eksende siyaset yapma, aday çıkarma, kendine ait olmayan siyaset dili ve yöntemleri kullanarak hatta ve hatta yıllarca mücadele ettiği çarpık liberal ve kapitalist sistemin içinde yer alarak siyaset üretme yarışı içine girmiş bulunuyor.
Bunun en bariz örneklerini bu yerel seçimlerde görmekteyiz.
Kendi olmadan, düşüncesinin reel yansıması olan davranış ve siyaset yapma biçiminden uzaklaşanlar şunun farkında değil. Hiç kimse aslı varken suretine teveccüh etmez.
Liberal kapitalist sağ siyaset argümanları ile sol sosyal demokrat siyaset üretemezsiniz.
Bu ülkenin az gelirli halkı eğer milliyetçi muhafazakar partilere yönetiyorlar ise ki böyle nedeni alternatif olamamaktır. Solun değerleri seçmende karşılık bulmuyor diye düşünenler yanılıyor.
Sol sosyal demokrasi adına laik sosyal hukuk devletini savunanlar adına, yerel yönetimlerde samimi siyaset yapanlar her daim seçmen tarafından kabul görmüştür. O nedenle sosyal belediyecilik kavramı sol sosyal demokrat anlayışın halkım zihnindeki algısı olarak yerleşmiştir.
Yeterki siyaset anlayışımızla kendi siyasal değerlerimize sahip çıkarak "benzeşmeden" halka yaklaşalım ve sosyal, kamucu belediyecilik anlayışı ile hizmet verelim. Siyaseti "belediye siyaseti" ekseninden çıkarmadan, Türkiye de iktidar olmak mümkün değildir.
Yerel yönetimler ülke ekonomisini uluslararası kartellerin elinden kurtarma gücüne sahip değildir, yerel yönetimler toplu sözleşme masasında tüm çalışanlar için karar verme gücüne sahip değildir, yerel yönetimler ülke sanayinin gelişmesini belirleyecek durumda değildir vs.
Ama yerel yöneticiler ait oldukları ideolojinin ve partinin halkın yetkisi ile halkın kaynaklarını nasıl halk adına en verimli şekilde kullanarak hizmet vereceğinin ve Türkiye iktidarında yerelden genele nasıl bir yönetim anlayışına sahip olacağınım somut göstergesi olacak modellemeleri ortaya koyabilecek yeteneğe sahiptir.
Peki tüm bunlara rağmen neden müesses nizamın uygun gördüğü siyasetçi modeline yöneliyoruz?
Türkiye seçmeni onlar ve biz ayrımına tabi tutuluyor, ayrıştırılıp daha sonra konsalide ediliyor bu bir yöntem. Bizler bu yöntemin bir parçası olamayız. Emeği ile geçinen ve milliyetçi muhafazakar yurttaşlarımız bu ülkenin imkanlarından tam anlamıyla eşit fayda sağlıyor mu? Hayır!
Emeklilerimiz maaşları ile herhangi bir avrupa ülkesi vatandaşı gibi refah içinde hayatını sürdürebiliyor mu? Hayır!
Mevcut sistem işçilere, emekçilere, emeklilere, öğrencilere etnik kökenine inancına bakarak maaş vermiyor, herkes bu konuda sıkıntı içinde yaşamaya mahkum ediliyor. O nedenle bizi kategorize ederek, ayrıştırarak yönetmeye çalışan anlayışa karşı mücadele etmenin yolu bellidir. Mücadele nin ekseni halkın hakları için halkın geleceği ve refahı için halktan yetki istemek ve projelerimiz ile halkın güvenini kazanmaktır.
İşte tam bu noktada yerel yönetimler güveni kazanacak ve pekiştirecek yönetim alanlarıdır. Benzeşerek değil kendi özgün siyaset anlayışımızla ancak alternatif olabiliriz.
Yorum Yazın